23 Ocak 2018 Salı

Kant'çı estetiğe Nietzsche eleştirisi


"Kant, güzelliği yüklemleri arasında, bilginin saygınlığını sağlayanlara öncelik verip onları ön plana koyduğunda, sanatın saygınlığını göstereceğini düşündü: Bilginin saygınlığını sağlayanlar, kişisel olmayan niteliğiyle, genelliğiydi. Kant'ın, estetik sorununu sanatçı (yaratıcı) açısından görmek yerine, sanatı ve güzeli yalnızca gözlemci açısından ele alarak, bilinçsizce güzellik felsefesiyle tanışık olsaydı, bu denli kötü bir ünü olmayacaktı. Yani, güzellik alanındaki büyük bir kişisel olgu ve deneyimle, dolu dolu, kendine özgü güçlü yaşantılarla, arzularla tanışık olsaydı. Korkarım hep bunun tersi olagelmiştir, böylece başından beri, Kant'ın ünlü güzellik tanımında olduğu gibi, insanın kendisinin doğrudan gerçekleştirdiği incelmiş bir deneyim eksikliğinin bulunduğu bir tanım sunuyorlar. Çıkarsız bir haz sunan güzeldir, diyor Kant. Çıkarsız! Bu tanımı, gerçek gözlemci ve sanatçı - Stendhal'ın güzelliğe "bir mutluluk vaat eden şey" diyen sözüyle karşılaştırın. Yine de o, yalnızca Kant'ın vurguladığı, estetik durumun bir noktasını yadsıyıp saf dışı bırakıyor, çıkarsızlık. Kim haklı, Kant mı, Stendhal mı?" diyor Nietzsche Ahlakın Soykütüğü'nde.

Nietzsche'nin metafizikçilere mantığı ve zekayı doğadan ve doğalından koparmaları, çoğunun doktrinlerindeki obsesifçe sürrealize ettikleri argümanları üzerinden yaptığı eleştirilere alışığız. Burada da ruh ve bedeni birbirinden ayırarak gören bir bakışaçısına saldırıyor ve güzelliğin doğal içgüdülerle kavranan bir olgu olarak da ele alınabilir bir mesele olduğu savını sunuyor. Bir mutluluk vaat eden şey, mutluluğun tam olarak ayrıştırılabilir ve objektif tanımlanabilir bir kavram olmadığını hesaba katarsak, tam da içgüdüsel yönelime denk gelen bir adlandırma. Nietzsche'nin, dönemindeki bilimsel gelişmelere olan ilgisiyle güzelliğe bakışını aynı anda okumaya kalkarsak, iyileşmeye, sağlığa, güce ve yaşama yönelik işaretler veren şeyleri güzel olarak algılayacağımız savı ortaya çıkıyor. 

Ahlakçı bakış tamamen yanlış mı? Güzelliğe olan içgüdüsel yönelim, içkin bir yetenek ile doğadaki kusursuz matematiği kendine bir güç veya bedensel iyileşme sağlama art-güdüsü olmadan algılayabiliyor olamaz mı? Sanırım bunu kendi kendine öğrenebilen yapay zeka birazcık daha serbest bırakılıp gelişip serpildiğinde test ederek somut şekilde değerlendirebiliriz, şimdi net bir karara varabileceğimizi sanmıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder